Perşembe günü -dün- tekrar doğum kursumuza gittik, geçtiğimiz hafta emzirme teknikleri ile ilgili bilgilendirilmiştik, bu hafta diyetisyen beslenmemiz ile ilgili bilgi verdi. Lotus çiçeği dansımızı ve doğum için gerekli hareketlerimizi de yaptık.
Sonra da....
Doktorumuz sayesinde, kendi yaptığı sezaryene girdik, bir kız bebeği geldi dünyaya. Sen karnımda iken doğuma da şahit olduk miniğim. Eskişehir'de tek olan, her türlü teknik bilgiyi alabileceğimiz donanıma sahip bir kurs bu. Zaten kalite ödülü aldığı için, doğumumu yapmak için özel bir hastane arayışına girmedim, bilinç ve araştırma dışında 6.hissime güveniyorum ve Eskişehir SBES Doğumevinin doğum için ideal bir hastane olduğunu düşünüyorum. Doğum gerçekten çok özel bir dilim insan hayatında, iletişim kurduğun kişiler çok önemli, elbette çevremdekilerin tedirginlikleri var, özel hastane ile özel ilgi olacağını, diğer yerlerde eskiden kalma kulaktan dolma bilgilerle kötü davranılacağı düşünceleri de var. Elbette bu düşüncelerin aksine inanmamı sağlayan doktora olan güven. Doktorumuza ( Sayın K. HÜKMEN) bu güven hissini verdiği için ailece teşekkür ediyoruz. Umarım doğumdan sonra da hastane ile ilgili düşüncelerim değişmez ve senelerce kendi alanımızda aldığımız kalite eğitimleri ile ilgili inancım da aynı kalır.
Dün ve bugün hava çok soğuk, ama dondurma olsa yine yerim, eve gelirken kavun aldım bakalım nasıl çıkacak? Yemek yemek, mevsimlerin kendi meyve ve sebzeleri ne kadar özel ve güzellermiş. Az kaldı, çilek, kiraz, erik..... Karpuz, kokulu domates ve salatalık....
Az kaldı miniğim, senin gelmene de az kaldı. Azar azar neler hissettiğimi düşünüyorum, ama ne hissettiğimi inan bilmiyorum. Merak var, hem de çok...
Bu arada doğumevine giderken, çiçekçilerin vitrininde doğum çiçekleri dikkatimi çekti, hani pembe mavi olan, üzerine et bebeklerin konduğu... Hastaneden içeri girene kadar güldüm, o et bebeklerin öyle bir yüz ifadesi var ki... "Doğdun da iyi ............ettin..." der gibi.
Yan taraftaki fotoğraflarda odanın hazırlık aşamalarını görebilirsin miniğim, yatağının baş ucuna müzik setimizi de koyduk. Mozart'ın bebekler için olan CD'sini dinliyoruz her gün. Kitaplığımızda da Masal Kitabımız var, arada masal okumaya da çalışıyorum sana. Şimdi sırada hastane çantası var, ilk bezini de aldık. Anneannen ve babaannenin alıp yaptıkları başta olmak üzere zaten gelen hediyeler ile giyim eşyalarının % 80'i tamamlanmış durumda. Şanslı bir kız çocuğu olacaksın sennn:) Bir ömür boyu devam eder umarım şansın. Elif Şafak'ın Aşk kitabı bitti. Şimdi Ayşe Kulin'in Umut isimli kitabına başlıyorum. Ama AŞK'ı tekrar okuyacağım, sana da anlatacağım miniğim. Hayata dair, kurallara dair, bildiklerimize dair...Kitap okumak sadece dili geliştirmek için değil, söylenenler üzerine düşünmek de gerek. Okullarda önce düşünmeyi öğretmeliler, ben umarım sana bunu aşılayabilirim miniğim. Ne benim, ne de diğerlerinin dediklerinden öte, kendi bulduğun doğrularla hareket edebilmen için. düşünmeyi öğretmeliyim, öğretmeliyiz. Gerçi çok düşünmek de iyi değil diye düşünmedim değil ama... Oynayarak, konuşarak öğreneceğiz hayatı, sen hele bir gel de... Biz sana doğdun da gerçekten iyi ettin ifadeli oyuncaklar alacağız.:)
Bu arada baban seni binbir heyecanla bekliyor, geldiğinde seninle oyunlar oynayacakmış, hep öpecekmiş, gıdıklayacakmış. Böyle hevesle anlatıyor biriciğim ve ben kendimi tutamayıp "eller yıkanmadan bebeğe dokunulmayacak, ilk doğduğunda hep uyuyacak"... gibi cümlelerle bilmişlik yapıyorum.
Miniğim, güzeller güzeli kızım, emin ol, siz ikiniz ne kadar fazla iletişim kurarsanız o kadar mutlu olacağım ve söz şimdiden, aranıza hiç girmeyeceğim... Ama kıskançlık yapıp yapmayacağım konusunda yorum yapamıyorum şimdi. :)