Lilypie Second Birthday tickers

10 Ocak 2011 Pazartesi

Biter mi?

Zaten inadinadir olup biten hersey... "Haydi bakalim,bugun de boyle basarili olayim, buna ihtiyacim var"sevkinden cıkmaz basarı hıkayelerı.... Ya ıcte kalan bırseyler vardır, ya da ınadına hıkayeler....tabıı hepsı basarıyla sonlanacak dıye bır kural da yok. Mutsuz, ofkelı ama yasama egılımlı yuzlerce ınsanın kucuk nefeslerı var sıgaralarda. Gulumseyen dudaklar ısırılır, gozler baktıgı yerde oyalanır kalır, duygular coktan bınmıstır hızı bılınmeyen bır vagona.


Sonra da bırısı cıkar, demez de bak delırıyor ıcım, cıglıklarımı duyun, mutsuzum....vagondan baslarrr, ıstasyondan cıkar.

Inadına yasar, varolan ısımlerden calar, kendısıne yetmek ıcın ınadına yazar....Kendıne ınat yapar ınsan, o yuzden basarılı olur. "O"na ınat yapar ınsan, yenıldıgı ıcın hırslanır, yapamadıgı ıcın kasılır.

Kendısıne kızar, aptallık yaptıgım der, aptallık.... Aynada gordugu her mımık kendısını uzer. Bu yazı da burada bıter.

Uzun bir aradan sonra

Ne yapsam iyi gelir diye dusundum ve "yazsam" dedim, kagidin kivrilan uclarini keserim gozumu yorarsa, karalarim ic giciklayan kelimeler olursa, silerim gozumun katlanamadigi cumlelere gozum dokunursa.... Ama iste,yazdiklarin da cocugun gibi oluyor bir sure sonra, emek harcadigin ne varsa kilina zarar gelsin istemiyorsun.


"Bir ihtimal daha var, onu da sen yaratirsin" diye degistirmistim kendimce o bilinen sarki sozunu. Yazmak ve yasamak arasinda kaldikca, yasamanin daha faydali olduguna karar verdim ve ara verdim yazmaya, yazmamak yazamamayi da surukluyormus, yasamayi da yabancilastiriyormus insana, zamanla ogrendim.

Ya gorundugun gibi ol, ya da oldugun gibi gorun u soylerken, ne yasadigi tahmin etmek zor degil mevlananin. Mevlana olmak da kolay degil, onun dostu olmak da.... Zaten asil is, adam olmakta degil,adam gibi adamin adam gibi dostu olmakta.belki de filozoflarin bu kadar derin adam olmalari ve iyi yazmalari, kendilerini tasiyabilecek,dinleyebilecek, tartisabilecek bir dost bulamamalarindan. Konuyu degil,egoyu pinyata yapip, bel alti atislarla," ben"I doyurmak. Her yeni kesifte, biraz mide agrisi, biraz migren seansi, ama ilginc olan hangi yasta olursa olsun yalnizligin anlaminin her defasinda Insani sarsmasi. Aslinda ergenlige gecerken, temiz,duzenli,saglikli hayatimizin disinda kalanlarin hepsi icin butun gercekleri ogrenmistik."Sana guveniyorum ama cevreye guvenmiyorum", ezberi bize hayati ozetleyen bir onsozdu.Biz yine de ergenlik isyanlarimizi kolumuza takip,,ailemizi belki de en cok bu konuda haksiz cikarmak istedik."bak ben iyiyim, bak ben dogruyum senin de yalnis bildigin seyler olabilir anne", ozgurluk cigligini yanlis mesaj uzerine attik. Tek gercek sevginin anne sevgisi oldugu dogrusundan yola cikarak, annemiz bize yine dogruyu soylemisti. Hep bunu ogrendik,kalbimizi acitarak.

Iste bu yuzden, cok da derine girmeden, saglam olmaktan ziyade saglam adamin dostu olmak yorar insani,becerilmez de zaten. Yazmak imdada yetisir, kendisini gosterir insana.simdi degil de birkac ay sonra anlar insan yazmanin faydasini.Okur kendisini bir guzel, unuttuklarini hatirlar ve hatta neyi niye unuttugunu. Onemsizliginden mi, acittigindan mi...Zaman ayrilir, sessizlik saglanir, o anin tilsimi hicbir anda yoktur..Soyle bir de cevap yazar kisi kendisine; "insanin kendisinden baska dostu yoktur"...

Eski bir dosta kavusma sevinciyle, merhaba demek isitti bu sefer iste icimi, en guzel yani da hayatin sicak seylerin olmasi hala... Sicacik bir merhaba!